İZMİR – Alevi Bektaşi Federasyonu, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Alevi Dernekler Federasyonu, Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri ve Alevi Kültür Dernekleri zorunlu din derslerine ortak bir açıklamayla karşı çıktı. Konak eski Sümerbank önünde yapılan açıklamaya çok sayıda sivil toplum örgütü de destek verdi Ortak açıklamayı Alevi Bektaşi Dernekleri Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Görer okudu.
Eğitim Sen İzmir Şubeleri adına yapılan açıklamada ise karma eğitim tartışmalarının planlı bir şekilde sürdürüldüğüne dikkat çekildi.
Alevi örgütleri tarafından yapılan ortak açıklamada, okullardaki zorunlu din dersi ile Alevilerin inançlarının asimile edilmeye çalışıldığı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanmamasına rağmen ‘yapıyormuş’ gibi gösterildiği ifade edildi.
İBADETİMİZ CEM, İBADETHANEMİZ CEMEVİDİR
Zorunlu din derslerinin iddia edildiği gibi din, inanç, kültür ve mezheplerin tanıtıldığı, öğretildiği bir ders olarak uygulanmadığını ifade eden Görer, “Aksine bu derse giren her çocuğa inancı ne olursa olsun, zorunlu olarak Sünni, Hanefi inancın eğitimi; bu inancın yolun tek doğru olduğu, bu inanç ve mezhebe ait uygulamalar öğretilmektedir. Yüzyıllardır, Alevi inancı çeşitli yöntemlerle yok edilmeye, olmazsa dönüştürülmeye, asimile edilmeye çalışılmaktadır. Alevi çocuklarına zorunlu din dersi okutulması da bu amacın, yöntemin bir devamıdır” dedi.
Türkiye’de örgün eğitim kurumlarında Aleviliğin yok sayıldığını hatırlatan Görer, şöyle devam etti: “Alevilerin bu konuda yargıda hak arama mücadelesi sonuçsuz kalmaktadır. AİHM’in aldığı kararlar ise; uygulanmamakla birlikte, ‘yapıyormuş’ gibi göstererek; Alevilik ve Bektaşilik sanki bir kültür ve folklorik bir dinsel unsur gibi müfredatta yer bulmaktadır. Bunun yanı sıra çocuklarımıza, Sünni inancın ibadetleri uygulamalı olarak öğretilmekte; bunları öğrenmesi zorunlu tutulmakta; çocuklarımız inançları nedeniyle bu derslerde aşağılanmaktadır. Alevilik, hem itikadî olarak, hem de yorum olarak kendine özgü, ‘Batini’ görüşleri olan müstakil bir inançtır. Alevilikte ibadet biçimi diğer inançlardan farklıdır. İbadetimiz Cem’dir. İbadethanemiz de Cemevi’dir. Bağlama Alevilikte kutsal bir sazdır. Deyiş ve Nefesler, Hak kelamıdır. Hak için Semah döneriz ve ‘Rızalık’ önemlidir’’
Türkiye çapındaki eyleme, Ankara’da polis izin vermedi.
ALEVİLER VARDIR, ALEVİLİK HAKTIR
Görer, ‘’Mevcut zorunlu din dersi müfredatında, Aleviliğin bu değer ve ilkelerine yer verilmediği gibi; bu değer ve ilkeleri “sapma” olarak gösteren zorunlu “Sünni, İslami” bilgi, uygulama ve değerler öğretilmektedir. Diğer yandan Alevilik, müfredatta, devletin uygun gördüğü şekliyle yer almaktadır. Devlet eliyle üretilmiş bir Alevilik, Alevilik değildir. Bu şekliyle bir asimilasyon belgesidir’’ diye konuştu.
Görer, sözlerini şöyle sonlandırdı: Devlet Alevileri “görmeme, duymama” tavrından vazgeçmek zorundadır. Eninde sonunda Alevileri görmek, Aleviliği tanımak zorundasınız. Eşit yurttaşlık mücadelesini, kendi inanç ve değerlerimizi koruyarak vermeye devam etmekten vazgeçmeyeceğiz. Çocuklarımızın zorunlu din dersleri ile asimile edilmesini; bu yolla Aleviliğin yok edilmesine hizmet edilmesini kabullenmeyeceğiz. Demokrasi, , özgürlük, adalet, hak ve eşitlik taleplerimizden vaz geçmeyeceğiz. Bizi duyana, görene kadar söylemeye devam edeceğiz ki; “Aleviler vardır, Alevilik haktır.
KARMA EĞİTİM ÇOCUK HAKKI, İNSAN HAKKIDIR
Eğitim-Sen İzmir Şubeleri adına açıklama yapan KESK dönem sözcüsü Şenay Akyol ise “2018-2019 eğitim öğretim yılı, başta öğrenciler ve öğretmenler olmak üzere tüm eğitim emekçileri ve veliler için ekonomik krizin gölgesinde, her zamankinden daha zor koşullarda başlıyor. Yeni Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk göreve geldiği günlerdeki açıklamalarıyla toplumun farklı kesimlerinin dikkatini çekmişse de, eğitim alanında yıllardır izlenen politikalarda bir değişikliğe gidilmeyeceği uygulamalarla görülmektedir” dedi.
Karma eğitim ile ilgili tartışmaların planlı bir şekilde sürdürüldüğünü ifade eden Akyol, “Karma eğitimin zararlarına dönük akıl, bilim dışı düşünceler yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Yaşamın kendi doğallığı, toplumsal işbölümü ve evrensel çocuk hakları ve eğitim bilimi dikkate alındığında karma eğitimden vazgeçmenin olası ve doğru olmadığı görülmektedir. Tüm bunlara rağmen karma eğitim dışı uygulamalarda ısrar etmenin ‘çocuğun okuyacağı okulun türünü seçme özgürlüğü’ ile açıklanamayacağı da ortadadır. Karma eğitim çocuk hakkı, insan hakkıdır. Tam da bu yüzden de eğitim mücadelesi yaşamsal bir öneme sahiptir” diye konuştu.